USİAD'm en önemli ve en büyük sorununun, mevcut ekonomik yapı içinde diğer sanayici ve işadamlan örgütlerine karşı sergilediği farklı söylem ve ideallerinden dolayı girişimlerinde karşılaştığı engeller olduğu, Medyanın USİAD karşısında patronlannm, çıkar ve taleplerine uygun hareket ettiği, ancak yeni bir örgütlemenin (USİAD) çıkar odaklannın ve illegal çevrelerin hedefi haline geldiği, Amaçlar ve ilkeler doğrultusunda hareketle kuruculan derneğe "ulusal" adı verilmesini uygun gördüğü, ancak ülkede ve dünyada yaratacağı etkinlik göz önüne alındığında bürokratik engellerle karşılaşacağı belirtilmiştir. İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE; "GİRİŞ" başlığı altında; Söz konusu çalışmanın Ulusal Sanayici ve İşadamlan (USİAD) adlı sivil toplum örgütünü konu edindiği, USİAD'm Kemalist ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda oluşturulan bir dernek olduğu ve işadamlan Mümtaz ZEYTİNOĞLU ile Murtaza ÇELİKEL'in öngörülerinden yararlanıldığı belirtilmiştir. Kuvvet Komutanlarından sonraki statüde bulunan Jandarma Genel Komutanlığını temsil eden kendi şahsının böyle bir organizasyon yapmasının mümkün olmadığını, Genel Kurmay Başkanlığı da bu belgelerin hukuki bir değere haiz olmadığını açıkladığını, ADD başkanı olması dolayısıyla kendisine kurulan yıpratma amaçlı bir komplo olduğunu, böyle bir çalışma kesinlikle olmadığını, şüpheli Hasan Atilla Uğur ’un evindeki aramalarda ele geçtiği söylenen bir kısım belgeler arasındaki ADD’nin CIA tarafından kurdurulduğuna dair bilgi notundan bir haberinin olmadığını, böyle bir şeyin olmasının mümkün olmadığını, Yekta Güngör Özden ’in böyle bir şeye alet olması da söz konusu olamayacağını, evinde veya Başkanlığını yaptığı dernek birimlerinde bulunduğu söylenen devlet kademesinde çalışmakta olan bürokratların kişisel, siyasi, ailevi konumlarıyla ilgili, kamuoyunun fişleme olarak değerlendirdiği bilgilerle bir ilişiği olmadığını, şüpheli Ergün Poyraz ’a Jandarma bütçesinden resmi veya gayri resmi herhangi bir ödeme yapılmadığını, şüpheli Ergün Poyraz ‘ın öldürülen Necip Hablemitoğlu cinayetinin aydınlatılması ile ilgili çalışma yaptığını ifade ederek yanına geldiğini, kendisine şüpheli Ergün Poyraz ’ı MGK Genel Sekreteri şüpheli Tuncer Kılıç ‘ın yönlendirdiğini ifade etmiştir.
“Alpaslan I.Doc” isimli MSword dosyası içerisinde “ADD’den Ergenekon’a selam” başlıklı belgede, ADD Genel Yönetim Kurulu Üyesi Alpaslan I. isimli şahsın operasyon kapsamında göz altına alınan şahıslara destek verdiği beyanlar ile ADD’nin 10 nuncu kurultayında yaşanan olaylar ile ilgili haberlerin yer aldığı, Söz konusu belgede; “ADD Genel Yönetim Kurulu Üyesi Alpaslan I., Ergenekon Silahlı Terör Örgütüsoruşturmasının 1 yılı aşkın bir süredir henüz iddianamesinin hazırlanmadığını belirterek, “Bu soruşturma kapsamında tutuklananlara yürekten selamlarımı yolluyorum. MSword dosyaları içerisinde ADD antetli olarak şüpheliler Sinan AYGÜN, İlhan SELÇUK, Ferit İLSEVER, Doğu Perinçek, Adnan AKFIRAT, Hurşit Tolon, Kemal ALEMDAROĞLU’na yazılan yazılar olduğu görülmüştür. 2.Bölümde "FAALİYET VE YÖNTEMLER" başlığı altında; Doğu PERİNÇEK'in yönteminin "uzun yürüyüş" olarak tanımlanan uzun vadeye yayılmış, belirlenen hedeflerin örtülü stratejik planlamaları olarak özetlendiği, bu yöntemin nihai hedefin belirlenebilmesini engellediği, bu nedenle her türlü örtülü faaliyete zemin hazırlayan çok özel bir metot olduğu, Doğu PERİNÇEK'in iyi bir hukukçu olduğu, bu nedenle faaliyetlerini hukuki zemine oturtmakta olabildiğince titiz davrandığı, yarar sağlayıcı her türden güç odağı ile işbirliği içinde olmasının en belirgin özelliği olduğu, siyasi faaliyetlerini ise tavandan tabana yayılma biçiminde çok yönlü ve çok amaçlı "Skandal/pravokasyon" yöntemleri ile gerçekleştirdiği belirtilmiştir. MUHALEFET VE MÜTTEFİK YÖNTEMLER" başlığı altında; Doğu PERİNÇEK ve grubunun mevcut sistem içerisinde yer alan tüm siyasi partilerden farklı bir siyaset yürüttüğü, siyasi hayatının hiçbir döneminde parlamentoya girememesine rağmen mevcut sistemi değiştirme amacı doğrultusunda iktidara gelmenin ve sistemi değiştirmenin tek yolunun her alanda "örgütlenmek"ten geçtiğinin kabullenildiği, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi arenada çok farklı bir muhalefet uyguladıkları, Perinçek'in uyguladığı muhalefetin siyasi anlamda mevcut rejim karşıtı olduğu, yani sistemin tamamen işlemez bir duruma girdiği, ömrünü tamamladığı görüşünün öne sürerek muhalefet yaptığı, sonuç olarak Doğu PERİNÇEK'e göre sistemin mutlak bir devrime ihtiyacının olduğu, gerçekleştirilecek devrimin ise Mao Zedung öğretisi olduğu belirtilmiştir. ö.Bölümde "FUNDAMENTALİZME BAKIŞ" başlığı altında; Perinçek ve grubunun fundamentalizme karşı kendilerini "vatanseverdik ile özdeş hale getirmeye özen gösterdikleri, 28 Şubat sürecinde kendilerinin kamuoyunda sempati kazanmaya çalıştıkları, yine bu dönemde fundamentalist çevrelere karşı Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef gösterdikleri, bu yöntemle ordu ile inançlı halk kitleleri arasındaki barış ve saygının yıpratılmasını amaçladıkları, kısacası Doğu PERİNÇEK ve grubunun bahis casino güvenlik kuvvetleri, iç istihbarat birimleri ve Cumhuriyet savcılarının görevlerim tüm işlevleri ile birlikte üstlenmeyi istedikleri belirtilmiştir.
Tipobet canlı maç
Tarık ÜMİT’e ait 34 ZU 378 plakalı oto 04.03.1995 günü saat 05.00 sıralarında Silivri İlçesi Kılıçlı köyü yakınlarında, Jandarma bölgesinde terkedilmiş vaziyette bulunmuş, araç sahibinin aranması ile ilgili işlemler ilgili Jandarma Karakol Komutanlığı tarafından yürütülerek tahkikat evrakı Silivri Cumhuriyet Savcılığına teslim edilmiştir. 25.05.1996 günü saat 23.30 sıralarında özel arabasını iş dönüşü evinin önüne park ederken elleri silahlı ve bazıları polis gömlekli olan 10-12 kişilik bir grup tarafından arabasından indirilerek kaçırıldığını, Şanlıurfa-Siverek taraflarında bir mezraya götürüldüğünü, 6 gün rehin tutularak kendisiyle fidye pazarlığı yapıldığını, kendisinden önce 15-20 milyon mark istendiği, kendisinde bu kadar para olmadığını söylediğini ve en sonunda taksitle ödemek şartıyla (3) milyon mark ödemek üzere anlaştıklarını ve 6. günün akşamı Hilvan İlçesi girişinde serbest bırakıldığını, kendisini kaçıranların sıradan kişiler değil, iyi organize olmuş profesyonel kişiler olduklarını, rehin olarak tutulduğu sırada üzerinde bulunan 65-70 bin Mark, 35-40 Milyon TL. Hollanda’da Cezaevinde iken, gayrıresmi eşi Fatma KUNT’un ve yeğeni Dilek ÖRNEK’in kendisini ziyaret ederek birlikte İspanya-Madrit’e gideceklerini, orada Sülo isimli bir şahıstan çok miktarda para alarak Türkiye’ye götüreceklerini, orada parayı Feramez isimli birine teslim edeceklerini, karşılığında (6000) Mark alacaklarını, bu işi arkadaşı Garabet GÖKOĞLU’nun teklif ettiğini söylediklerini, kendisinin de olur dediğini, cezaevinden çıkışından birkaç hafta sonra, 1983 betin yılından beri tanıdığı ve Hollanda’da Amsterdam’da Diament Center’da altın üzerine pırlanta işletmeciliği yapan Garabet GÖKOĞLU isimli ermeni asıllı arkadaşının kendisini telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini ve kendisiyle yüzyüze görüşmek istediğini söylediğini, Garabet’le Amsterdam’da buluştuğunu ve Garabet’in kendisine “İspanya-Madrid’e gitmesini, ev tutmasını, kendisine bir cep telefonu vereceklerini, bu cep telefonu ile kendisini arayan şahıslar ile buluşacağını ve bunların getirecekleri paraları bir yerde biriktirmesini ve temin edecekleri kuryelerle bu paraları Türkiye’ye göndereceğini, bu iş karşılığı kendisine ayda 10-15 bin Mark verileceğini” teklif ettiğini ve kendisinin de bu teklifi kabul ettiği için İspanya’ya gidip ev tuttuğunu, Garabet’e kabul demeden evvel bu işin Türkiye’deki ve İspanya’daki başı olan insanları görüp tanımak istediğini, ondan sonra kabul edeceğini söylediğini, Garabet’in Türkiye’ye giderek ilgili şahıslarla görüştüğünü ve kendisine telefon ederek Türkiye’ye gelmesini istediğini, İstanbul’a gittiğini, Garabet’in havaalanında kendisini karşıladığını, birlikte Azer Döviz Bürosuna gittiklerini, orada Büronun sahipleri Lokman Ghodsi, Felamez (Youssef), Mehmet ve Abdüllatif ALAKEL ile tanıştığını, onların kendisine “biz bu işi % 7 ile yapıyoruz, % 0,5 ini sana vereceğiz” dediklerini, kendisinin de işi kabul ettiğini, Lokman’ın kendisine İspanya’daki Sülo lakaplı ve Yaşar isimli kişinin cep telefon numarasını verdiğini, 1995 yılı Ağustos ayında Madrit’e gidip ev tuttuğunu ve Yaşar isimli kişiyle tanıştığını, bir hafta işi beraber yaptıklarını, sonra Yaşar’ın Türkiye’ye döndüğünü, kendisinin de o tarihten yakalandığı zamana kadar yaklaşık bu işi yaptığını, Dilek ÖRNEK’in yakalanması üzerine Mehmet ALAKEL’in kendisine telefonla bilgi verdiğini, kendisinin de yakalanan paralara sahip çıkmak için Türkiye’ye geldiğini, Türkiye’de Avukat Necmettin YILDIZ’la görüştüğünü, onun kendisine bu paranın Türkiye’ye sokulmasının yasak olduğunu, DGM’lik suç olduğunu bildirdiğini, bunun üzerine paniğe kapılıp sahte bir kimlikle yurtdışına çıkmak istediğini ve antalya’da Havaalanında yakalandığını ifade etmiştir.2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı istihbarat ve karşı istihbarat çalışmaları olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlarının; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlarında yetişkin insan kaynaklarından yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü, Resmi istihbarat kuruluşlarımızın entelektüel çevrelere bakış açısını bilen yabancı istihbarat örgütlerinin ise bu kontra bakış açısından yararlanmayı bildikleri, bu nedenle ülke insanımızın benimsemediği pek çok aydının dış ülkelerce en büyük ödüllerle onurlandırılarak bir anlamda Türkiye Cumhuriyetine karşı örtülü bir biçimde dokunulmazlık zırhına büründürülerek muhalif unsura dönüştürüldükleri, bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklarının istihbarat çalışmalarında yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir. 29) sayfa, “ABD ‘nin 21. Yüzyıl Stratejisi ve Olası Küresel Etkileri” başlıklı internet çıktısı, Gizli ibareli, “Jandarma Genel Komutanlığınca, Temmuz 2003 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına gönderilen “İrticai faaliyetler” konulu bir yazı olduğu, içeriğinde; Nur cemaati Mustafa Sungur grubu tarafından, yaz kampı adı altında izinsiz dini eğitim verildiğinden bahsedildiği, Ankara Kültür ve Eğitim Vakfı Hacı Bayram Mescidine ait olduğu belirtilen fotoğrafların olduğu, bu gurupla ilgili araştırma raporlarının yer aldığı anlaşılmıştır. “b10.ppt” isimli bir PowerPoint dosyası olduğu, içeriğinde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e ait Çankaya nüfus müdürlüğünden alınmış mühürlü nüfus kayıt örnekleri, Genel Kurmay Başkanlığı Basın Yayın ve Halkla ilişkiler dairesinin hazırlamış olduğu Milli Eğitim Bakanı ile ilgili basın haberleri, Mehmet A. isimli şahıs tarafından gönderilen, Milli Eğitim Bakanının Arap ve Kürt kökenli olduğu ile ilgili biz yazının bulunduğu saptanmıştır. “11 Milletvekillerinin Özgeçemişleri Son.Xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 365’in üzerinde Milletvekillerine ait kimlik bilgilerinin yanı sıra çeşitli iddialar ve bilgilerin kaydedildiği ve fişlendikleri anlaşılmıştır.
Yazının başka bir bölümünde ise "Türkiye, Sabahattin Ali'nin günahsız ve suçsuz yere öldürülmüş olmasını hiçbir zaman unutmamıştır. Bu cinayetin MİT'e ait olduğu ise tüm dünya tarafından bilinmektedir. Abdi İPEKÇİ, Çetin EMEÇ, Uğur MUMCU gibi isimlerin faili meçhul cinayetleri üzerinde de MİT gölgesi olduğu ve bu gölgenin ortadan kaldırılmasının gerekliliği bilinen gerçekler arasındadır. MİT, kurduğu baskı yöntemleri sayesinde gazetecilerle geliştirdiği girift ilişkiler sonucu kontrolü yitirmeye başladığında, kanlı suikast tabloları sergilemesi düşündürücü ve sakıncalıdır." yazdığı görülmüştür. Burası, senelere dayanan bahis tecrübesi ile en iyi altyapılara ait oyun ürünleri sunar. 2019’da Türkiye’nin zeminine adım atan BahseGel, İstanbul merkezli bir şirkettir ve Curaçao Egaming lisansına sahip, denetlenen bir online bahis ve casino platformudur. 01.07.2008 günü şüpheli Mehmet Şener Eruygur ‘un başkanı olduğu, İstanbul Kadıköy ilçesi Cafer ağa Mah. Neriman AYDIN adıyla 17.08.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, emirleriniz üzerine komutanlığınız yetkililerinden Alb. Neriman AYDIN adıyla 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “… 6 sayfadan oluşmaktadır. DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE; Kemalist model: "Ulusal Gençlik Hareketi" isimli çalışmanın "Dinamik" adıyla tanımlandığı, 29 Ekim 2000 tarihli bu tez çalışmasının Doğu PERİNÇEK'e iletildiği, Perinçek tarafından kaleme alman ve "Ulusal Gençlik Birliği Üzerine Görüşler" adıyla ileri sürülen düşüncelerin objektif olarak değerlendirildiğinde örtülü "Anti/Tez" niteliği taşıdığı ve bu çalışmanın Doğu PERİNÇEK tarafından kaleme alınarak dile getirilen "karşı düşünceler"e ilişkin görüşleri içerdiği belirtilmiştir. Neriman AYDIN adıyla 12.10.2004 tarihli H.B. ” isimli MSword dosyası içerisinde; Şüpheli Oktay YILDIRIM adıyla yazılan Bir Astsubay’dan başlıklı belgede, “Pamuk'ları, Dink'leri, okursunuz… “Ulusalcılar.Xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2112 kişinin isminin yazılı olduğu, bu isimler arasında, duruşma kapsamında yargılaması devam eden E.Alb.
Onwin uygulaması, canlı maçları izlemek için en iyi yerdir. İşte, Onwin uygulamasının kullanışlı olduğu yer burasıdır. Şahin EKLİ ile ilgili kayıtların araştırılmasında, bu kimliği kullanarak sahte pasaportla yurtdışına çıkmak isteyen kişinin gerçek kimliğinin Abdullah ÇATLI olduğu tesbit edilmiş, Bunun üzerine Abdullah ÇATLI’nın kayıtlarda gerek kendi adına gerekse Mehmet ÖZBAY adına mevcut bulunan parmak izleri ile ölümünü müteakip Nevşehir Devlet Hastanesi morgunda alınan parmak izlerinin mukayesesi yapılmış ve sonuç olarak suç aleti tüfeğin şarjörlerini monte eden koli bantı iç yüzeyindeki parmak izinin Abdullah ÇATLI’ya ait olduğu kesinlik kazanmıştır. Yukarıda ifade edildiği gibi suçun oluşumu için hazırlık hareketleri yeterlidir. Kaza günü öncesindeki gece, hangar civarındaki (bir nöbetçi tarafından bildirilen) kimliği bilinmeyen kişi ile teknik raporda belirtilen motor iç aksamının enkaz mahallinde bulunmaması ve sağlam, mukavim olan motor zarfının parçalanmamış ve hatta fazla deforme olmamış görüntüsü karşısında sabotaj ihtimali gözden ırak tutulmamalıdır. Bu isimler ve bildirim karşısında ibrahim ŞAHİN’in davranışları, bu olayda Abdullah ÇATLI’nın varlığı ve adı geçen diğer kişilerle birlikte eylemleri hususunda bilgi sahibi olduğu intibaını uyandırmaktadır.
Mersin kebap
Ölen Goncu Us isimli bayana ait ceset üzerinde ise; kimlik belgesi çıkmamış olup, kazadan sonra jandarma yetkililerince kaza yapan 06 AC 600 plakalı otomobilde bulunan siyah bayan çantasında Gonca Us adına düzenlenmiş sürücü belgesi, ile çeşitli fotoğraf çıkmış olup, fotoğraf ve sürücü belgesinin ölen bayana ait olduğu teşhis tanığınca beyan edilmiştir. Mehmet Ali YAPRAK’ın kaçırılmasında kullanıldığı iddia edilen 27 FH 151 plakalı Şahin marka otonun terkedilmiş olarak bulunması üzerine, Emniyet Müdürlüğü Teknik Büro Amirliğince aracın bagaj kapağından alınan parmak izinin 30.05.1996 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderildiği ve Emniyet Genel Müdürlüğünde uzmanlar tarafından yapılan arşiv değerlendirmesinde bu parmak izinin, 9.5.1978 tarihinde tabanca taşımak ve darp suçundan getirildiği istanbul Etiler Polis Karakolunda on parmak izi ve fotoğrafı alınan Refik-Seviye oğlu, Iğdır 1960 doğumlu Müfit SAMENT’e ait olduğu belirlenerek Ekspertiz Raporu düzenlenmiş ve bu rapor 23.10.1996 günü Gaziantep Emniyet Müdürlüğünce 27/96 sayılı yazı ile Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Komiser Levent Sevinç İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ve C.Savcısı Aykut Cengit Engin tarafından alınan 25.12.1996 tarihli ifadesinde bu durumu açıkça belirtmektedir. Engin CİVAN’ın vurulması olayında İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin Tevfik AĞANSOY hakkında sonuç olarak; TCK: 456/2 uyarınca 2 yıl iki ay yirmi gün ceza verdiği, yattığı süre gözönüne alınarak tahliyesine karar verildiği anlaşılmıştır. 1991 yılı genel seçimler öncesi Metin Vural ile Alparslan Pehlivanlı arasında siyasî ihtilaf çıkması üzerine Anavatan Partisi Keskin İlçe Başkanı olan Metin Vural’ın genel merkez kararı ile partiden ihraç edildiği ve parti içi çekişmenin başladığı görülmüş, bu arada Metin Vural’ın kardeşi Hacı Vural’ın kendi siyasî geleceklerinden endişeye kapılarak, Alparslan Pehlivanlıyı vurarak öldüreceklerini söylediği, 1994 mahalli seçimlerinde Keskin’de Belediye Başkanlığını Alparslan Pehlivanlının desteklediği adayın seçimi kazanıp, Hacı Vural’ın desteklediği adayın seçimi kaybetmesi üzerine düşmanlığın arttığı, 14.4.1994 tarihinde o dönemin Kırıkkale Milletvekili olan Alparslan Pehlivanlı kendisine ait araç ile seyir halinde iken, aracının önüne geçen araçtan açılan ateş sonucu Alparslan Pehlivanlının ağır yaralandığı ve yolda vefaat ettiği, bilahare yapılan tahkikatta olay sanıklarının Hacı Vural, Halim Ünver ve Üçler Talay adlı şahısların olduğu tesbit edildiği, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 6.6.1994 gün ve 1994/977 esas, 1994/54 sayılı iddia ile dava açıldığı Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince 13.6.1994 gün ve 1994/113 esas, 1994/117 sayılı kararla güvenlik gerekçesiyle yargılamanın nakline karar verildiği, konu Adalet Bakanlığı kanalıyla Yargıtay’a intikal ettirilmesi üzerine de Yargıtay 10. ceza dairesinin 9.6.1994 tarih ve 1994/6615-8737 sayılı ilamı ile amme emniyeti için kamu davasının Manisa Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verildiği anlaşılmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığının olayla ilgili kovuşturmaya yer olmadığı şeklindeki kararı üzerine; Şehit Kara Pilot Yüzbaşı Tuğrul Sezginler’in kanuni yakınlarına vekaleten, Avukat Nusret Senem, 27 Ocak 1994 tarihli bir dilekçe ile Milli Savunma Bakanlığına başvurarak, 353 Sayılı Kanunun 111 nci Maddesi gereğince soruşturma dosyasının incelenmesini ve dilekçesinde açıkladığı gerekçelerle, soruşturmaya devam edilmesi için askeri savcıya emir verilmesini talep etmiştir.
Casibom giriş adresi
Dilekçe ve ekinde sunulan belgeler doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosya Askeri Savcılıktan istenilmiş, sonuçta “soruşturmanın eksik ve usulsüz yapıldığına, uçağın sabotaj sonucu düştüğüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, keza soruşturmanın noksansız yürütüldüğü ve verilen kararın dosya içeriğine uygun olduğu” tarzında özetlenebilecek gerekçelerle işlem reddedilmiş, 4 Şubat 1994 tarihinde de Avukat Nusret Senem’in 5 Mayıs 1993 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazı Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesince değerlendirilmiş ve soruşturmanın usulüne uygun olarak yapıldığı, uçağın sabotaj sonucu düştüğüne dair dosyada herhangi bir delil ve emarenin olmadığı, verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiştir. Mehmet Özbay adına Beşiktaş Nüfus Müdürlüğünce sahte nüfus cüzdanı düzenleme işlemi yönünden konu İçişleri Bakanlığından sorulmuş, verilen cevapta konu hakkında Mülkiye Müfettişlerince soruşturma yürütüldüğü ve henüz sonuçlanmadığı bildirilmiştir. Beşiktaş İlçe Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen nüfis hüviyet cüzdanı verilmesinde kusuru görülenler hakkında Mülkiye Başmüfettişlerince soruşturma yapılmakta olup, fezleke düzenlenecektir. Mehmet Özbay adına düzenlenmiş olan silah taşıma ruhsatı ile ilgili işlemde kusuru görülenler hakkında rapor düzenlenmiş olup, cezai bakımdan polis müfettişlerince fezleke düzenlenmektedir. Her ne kadar ANAP Genel Başkanı Mesut YILMAZ, Ömer Lütfi TOPAL Cinayeti https://modeliuagentura.lt/15ebk6qcsa ile suçlanan 3 polis ile Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR’in sorgulamalarının video ve teyp kasetine alındığını iddia etmişse de, İstanbul Emniyet Müdürü, bütün beyanlarında ısrarla, sorgulamanın kaset ve banda alınmadığını söylemiştir.
çarpanlı slot oyunları
Associated News:
https://jauniejimodeliai.lt/bahsegel-güncel https://taxi-vsl-toulouse-31.fr/2024/12/08/oyun-indir-vip-güvenilir-mi kümbet ne demek